Gerçekle düş birbirine karışıyor, yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor, tutunamıyoruz… Tutunamayanlar belki de üzerinde yorum yapılması en zor yapıtlardan biri. Çünkü roman, diğer romanların aksine söyleyiş biçimi olarak, karakterlerin okuyucuya yansıması olarak birbirinden çok keskin bir şekilde ayrılıyor. Oğuz Atay bu romanda modern insanın nasıl topluma hatta bir noktadan sonra kendine yabancılaştığını hüzünlü sayılabilecek bir mizahla ve ince detaylarla anlatıyor. Benim ve daha birçok okuyucunun romanı sevmesinin nedeni Selim Işık’ın aslında içimizde kaybolmuş bir öz benliği yansıtması. Onun bocalamaları, durumlar karşısındaki tavırları ve düşünceleri okuyuculara oldukça tanıdık geliyor. Çünkü aslında her insan tutunamayanlar sınıfına yazarın tanımıyla disconnectus erectus sınıfına giriyor. Roman 724 sayfadan oluşuyor. Romanın okunmasını nispeten zor kılan özelliği ise Oğuz Atay’ın detaylardan sakınmayan bir dil ...